18 Nisan 2016 Pazartesi

Kimlik Bilgilerimiz Kimlerin Elinde?

"Bir yeri elde tutmak, o yeri fethetmekten daha zordur" demiş Osman Gazi.

Doğrudur. Ancak, büyük olmanın, güçlü olmanın birinci kuralıda sende olanı kimseye vermemek değil midir? Bize ait olan kimlik bilgilerimiz maalesef ki ifşa oldu. ! Bir ülke için kendi vatandaşlarının bu tür bilgilerinin dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi birilerinin elinde olması maalesef ki çok üzücü ve vahim bir durum arzetmekte.!
Bununla birlikte yetkili, yetkisiz kişilerce yapılan şu talihsiz açıklamalar olayın vahimetini iki kat arttırmıştır.Bu konuda devletin en yetkili kişilerinden biri; "Vatandaşlık numaralarının değiştirilmesine gerek olmadığını söyledi."
Sizler bu konuda neler yapmalısınız başlıklı uzman görüşleri bir biri ardına yayınlandı ve insanlardan aksiyon almaları için önerilerde bulunuldu...
Oluşturulması ve korunması bizim tasarrufumuzda olmayan bir bilginin çalınmasının sorumlusu olarak neredeyse bizi suçlayacaklardı...
Peki, bu bilgilerle kötü niyetli kişiler neler yapabilir, yaparsa başımıza neler gelir ve biz ne yapabiliriz kısmına bir bakalım ama ondan önce şu satırı tekrar okuyalım: 'Bu konuda devletin en yetkili kişilerinden biri; "Vatandaşlık numaralarının değiştirilmesine gerek olmadığını söyledi."'
Tabiki en başta Sahte Nufüs Kimliği yapabilir.(Hatırlarsanız İstanbulda IETT otobüslerinde kullanılan kartlar için ilk başvuruda fotoğrafta istiyorlar. Otobüste ilgili kartı okuttuğumuzda şöförün önündeki ekranda karta bağlı fotoğraf ekranda çıkacak ve böylece kartı başkası çalmış ya da bulmuş ise kötüye kullanımı engellenecekti. IETT için düşünülen bu yöntem yıllardır yapılan sahte nufüs kağıdı için neden hala düşünülmemiş? Anlamak mümkün değil...) Sahte kimlik üretilince buna bağlı neler yapılabilir?
Sahte Ehliyet üretilebilir,
Ev kiralanabilir ve sözleşme yapılarak kira ödenmez,
Telefon ve telefon hattı alınabilir,
Sizin adınıza kredi çekilebilir,

Elektrik, su, doğalgaz abonelikleri alınabilir ve hiç biri ödenmez,
HGS, OGS geçiş lerinden size borç cezası gelebilir, Bu liste daha da uzayabilir. Fakat bunlardan biri ya da bir kaçı bile insanın sinir sistemini alt üst etmeye yeter bence.
Sizin adınıza bu tip bir çok maddi (dolaylı olarak manevi) zarara yol açabilecek bir durum söz konusu iken herşey normalmiş gibi davranılması ayrı bir vakai durum.
Şimdi gelelim uzmanların bize önerdiği tedbir listesine; Öncelikle E-Devlet sayfanızdaki tüm önemli alanları kontrol edin.!
Bilginiz dahilinde olmayan tüm açıklamalar için hemen savcılığa başvurun.

Tüm cep telefonu operatörlere kullandığınız numaranızı belirtip bilginiz ve imzanız dışında yeni hat açtırmak istemediğinizi içeren imzalı dilekçe yollayın.
Su, elektrik, doğalgaz merkezlerine tek, tek gidip abonelik numaranızı belirtin ve "bilgim ve imzam dışında yeni abonelik açılmaması" konusunda dilekçe verin,
Ayrıca, buna rağmen kayıt açılması durumunda "oluşacak borçlardan kurumun sorumlu olacağını" belirten dilekçe yazın,
Bir bankacı tanıdığınıza (tabi böyle bir tanıdık varsa) adınıza çekilmiş bir kredi var mı diye kontrol ettirtin,
...
Son olrak bir avukat aracılığıyla bu olaydan dolayı sizin rızanız dışında oluşturulabilecek ve sizi maddi, manevi zarara uğratacak herhangi bir duruma karşı savcılığa dilekçe verin...! Durum bu kadar meşakkatli iken ve yine üzerine basarak söylemek istiyorum ki "Oluşturulması ve korunması bizim tasarrufumuzda olmayan bilgilerin" kötü niyetli kişiler tarafından kullanılmasını önlemek amacıyla Türkiye'deki her vatandaşın şahsi olarak yapmasını önerdikleri çözümlere kızmamak elde değil.
Gerçi bu durumda milyonların bu kurumlar önünde dilekçe vermek için kuyruğa geçerek eylemde bulunmasıda konunun önemi bakımından ayrı bir tepki olabilirdi...

Varsayalım ki böyle bir hareket oldu. Peki tek elden ve en yüksek merciden devletin hızla bu olayı düzeltecek ve insanları madur etmemek için bir şey yapması mı daha mantıklı? Yoksa milyonların bu kurumların önünde kuyruk oluşturması mı? Şu ana kadar bu olaydan madur olan yüz kişinin dava açtığı söylendi... Ayrıca, bilgilerin sızdırılmasına/çalınmasına ilişkin soruşturmada devam etmekteymiş. Bilgilerin sızdırıldığı bilgisayarın IP adresinin Romanya'da çıkması üzerine savcılık ve adalet bakanlığı üzerinden Romanya ile gerekli resmi yazışmaların başlatıldığı söylenmekte... 

Şimdide istersenin biz bu olayın neresindeyiz ona kısaca bir bakalım.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kısa geçmişi;
Veri koruma ve gizlilik üzerine tarihteki ilk yasa Amerika tarafından 1939’da Amerikan Kütüphane Derneği (ALA) Ahlak Kurallarını (Code of Ethics) yayınlamıştır.
Bununla birlikte Avrupa birliği (Avrupa Konseyi), 1970'li yıllarda elektronik bilgi bankalarında işlenen veriler dolayısıyla, kişisel bilgilerin korunması için gereken ilkeleri belirlemek üzere bir çalışma başlatmıştır.
Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması”na ilişkin 108 sayılı sözleşmesi , uluslararası anlamda veri korumasına ilişkin ilk hukuki belge olup, 28 Ocak 1981 tarihinde imzaya açılmış, aynı tarihte diğer konsey üyeleri tarafından imzalanmış sözleşme ve 1986’da yürürlüğe girmiştir.

Türkiye: Türk Hukukunda kişilik haklarının korunmasına ilişkin kurallar Türk Medenî Kanununun 24. maddesinde yer almaktadır. Türkiye'nin 1954 yılında onayladığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8inci maddesinde, herkesin özel ve aile hayatına, konutuna ve muhaberatına saygı gösterilmesi emredilmektedir. 9 Ekim 2003 tarihinde kabul edilen Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile diğer bütün özgürlükler gibi, özel yaşamın gizliliği hakkı da mutlak olmayıp bazı sınırlamalara ve kısıtlamalara tabidir. “Bilgi Edinme Hakkı Kanunu”’nda 9-16-19-21-22-23. (Resmi Gazete, 24.10.2003).
"Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ise 24/03/2016 tarihinde kanunlaştı.!!!"
Bir tarafata bu vb. konular için 1939'da önem veren bir ülke,
Diğer yanda 2016 yılında "Vatandaşlık numaralarının değiştirilmesine gerek olmadığını" söyleyen başka bir ülke...!!!

Saygılarımla,
@ziz BİLGİLİ

Hiç yorum yok: